Pipo İçen Kadınlar
- Selcan Kırnal

- 21 Eki 2023
- 4 dakikada okunur
"Pipo İçen Kadınlar"ın aynı adlı son öyküsünü de bırakıyorum buraya.
Akşam oluyor. Arnavut kaldırımlı sokaklarda şarap ve rakı kokusu var. Balık lokantalarından gelen tabak çatal sesleri, bisiklet seleleri, yaşamın varlığını kanıtlıyor. Denizin tüm sakinliğine rağmen, teknelerden gelen erkek sesleri oldukça telaşlı. Ada
yaseminlerinin baş döndürücü kokusu, ılık rüzgâra karışıp tüm yüzleri yokluyor. Karnı doymuş köpekler, birbirleriyle dalaşmak ve miskince yatmak arasında bocalıyor.
Vasıf Bey birazdan herkesten gizli, Mehpare Hanım’la buluşacak. Birkaç tatlı lakırdı, onun gül cemali, ardı ardına içilen limonlu çaylar; ömrünün birkaç dakikasına saadet getirecek. Yolda kendine takılanlara söylenecek. “Tevatür efendim, tevatür. Ben Vasıf
Abasısönük. Yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş şerefli bir albayım,zevzeklik etmeyi kesiniz. Ayıp oluyor yahu,” diyecek. Mahallenin bopstilleri de gülüşerek yollarına devam edecekler. Begonviller arasındaki cumbalı taş evden Nesrin Sipahi’nin sesi duyuluyor.
Gözleri aşka gülen
Taze söğüt dalısın
Gel bana her gece sen
Gönlüme dolmalısın
Afife pürtelâş, pipo ve tütünleri bahçeye, üzüm salkımının altındaki kameriyeye taşıyor. Bir ara aynaya takılıyor gözü. Kısa saçları derli toplu. İri siyah gözlerinin altınaçektiği kalem, akmamış hâlâ. Maskülen tarzına uygun, şık giyimli. Vasıf Amca’ya kalırsa, o bir bopstil! Gülüyor. Öğretmenlik yaptığı sıralarda, cinsel tercihi de çokça konuşulurdu bulunduğu çevrede.
“O kadar güzel kadın, böyle erkeksi giyinsin, hayret doğrusu!”
“Bence Afife aseksüel, kimseye ilgi duyduğu görülmedi bugüne kadar.”
Oysa sadece, böyle giyinmeyi seviyor.
Kedi Şükufe, kedilere özgü kıvraklıkla, kapının altından bir içeri bir dışarı geziniyor. Afife’ye yüz verdiği yok. Alim Bey, dükkânının kepenklerini indirdikten sonra, cüzdanını içeride unuttuğunu fark edip sunturlu bir küfür savuruyor. Madam Katina, vişne likörü hazırlayacak. Beş parmağına birden taktığı yüzükleri çıkarırken, bir şarkı mırıldanıyor.
Egó eímai fínos mágas
Kai fínos hasiklís
Kai ótan tha tin foumáro
Na ksomologitheís
Sesi gittikçe yükseliyor. Kendi sesinin coşkusuna kapıldıkça, “ella ella” diye sallıyor ellerini. Eski taverna günlerini özlemiş olmalı. Doğa tüm cömertliği ile eril zevklere hazır. Kimilerine göre, elbette. Ama bu kasabada kadınlar da var: pipo içen kadınlar.
Aman Canım Ayla, kocasına yemek hazırlamakla meşgul. Saadet dolu yuvasında bir o yana bir bu yana salınıyor. Her şey ne kadar da güzel! Oysa yeni evli olmalarına rağmen, kocası ona karşı ilgisizdir. O, bunu fark etmez bile. Ayla otantik elbiseleri, renkli takıları, upuzun kumral düz saçları ile her zaman neşelidir. Bir şey mi olmuş, ne gam! Aman canım, düzelir. Dünyadaki hiçbir kötülük, ona ve çevresine bulaşamaz. Onun iyilik dolu kalbi, hepsini geri püskürtür. Belki de adamcağız, onun bu yaşam enerjisi karşısında çaresiz.
Yediye yirmi var.
Cahide de evden çıkacak çıkmasına ama saatin tam yedi olmasını bekliyor. Takıntı işte. Buçuk ya da çeyrek olmaz. Yelkovan on ikiyi gösterecek illa. Bu yüzden oğlu kaç kere geç kaldı okula. Çocuk ağladı zırladıysa da, fayda etmedi. Öğretmeni de kaç kere konuştu, çocuğunuz alay konusu oluyor diye, değişen bir şey olmadı. Bir başka takıntısı da eve giren herkesin üstünü, o tuhaf aparatla temizlemek. Kocası işten dönünce iki eli havada, oflaya puflaya bu sahnenin bitmesini bekler.
Topuzunu bir kere daha düzeltiyor. Gömleği ve eteği ütülü, tiril tiril. Bütün fişleri çekti, ocakta yemeği yok, musluğu iyice sıktı, oğlan babaannesinde. Dudak nemlendiricisini sürdü, rugan ayakkabılarını sildi. Piposu ve likör bardağı yanında. Saat yedi.
Hah, tamam. Şimdi yola çıkabilir.
Jeyan, kelimelere tutkun. Nahif ile naif arasındaki farkı öğrendiği için pek mesut. Islık çalarak bez ayakkabılarını siliyor. Dairede memur olduğu yıllarda ne çok şey görmüş, işitmişti. Emekliliğinde de durmadı. İşaret dili öğrendi, tango yaptı. Şimdilerde de dalışa merak sardı. Ah, bir de şu çarpıntısı olmasa. Bak daha neler yapacak. Sırt çantasını atıyor omzuna. Başı, bilmenin verdiği gururla dimdik. Vakur bir edayla dış kapıyı kapatıyor. Yavaş adımlarla yürümeye başlıyor.
Aysel, yolda. Çiçekli elbisesi ve şıpıdık terlikleri ile süzüle süzüle yürüyor. Kendinden turuncu kıvırcık saçları, başına buyruk. Taze kızılcık dalına benzeyen ağzı, her daim iştahla kıvrılıyor. Daha dün Suna Hanım’ın genç, yakışıklı oğlunu aldı koynuna. Yolda
Cahide ile karşılaşıyor. Birlikte Afife’ye doğru yol alıyorlar.
Afife, Madam Katina’dan aldığı vişne likörünü getiriyor masaya. Çakmak getirmeyi unutmuş. Almaya gidiyor. Eve girmişken yeni bir plak koyuyor gramofona. Döndüğünde yorulduğunu hissediyor. Oracığa bırakıveriyor kendini.
-Zevahiri topla kadın, biz geldik.
-Oo Aysel, pek dakiksiniz canım. Geçin şöyle.
-Ay Afife, söyle Şükufe’ye yerimden kalksın. Tüy yapmış her yeri.
-Şükufe, kalk oradan. Cahide “teyzene” yer ver.
-Hadi canım, teyzeymiş. Jeyan’la Ayla nerede kaldı, ay?
Afife buz almaya giderken, Aysel cevaplıyor:
-Jeyan’ın çarpıntısı tutmuştur. Ayla da kocacığına yemek
hazırlıyordur, otantik geyşam. Ha ha!
Kedi Şükufe memnuniyetsiz gözlerle etrafı süzüyor. Bir iki yalanıp gri tüylerini daha da parlatıyor. Biraz sonra kendini, uykunun tatlı kollarına bırakacak. Bu sırada Aman Canım Ayla giriyor içeriye.
-Kasabanın en güzel kadınları toplanmış. Hepinizi öpüyorum pamuk şekerler. Aman benim Şükufe’m uyumuş, minnoşum.
-Ne o kız ateş böceği, yine elin kolun dolu, boncuklarınla gelmişsin.
-Benim senin gibi babadan kalma maaşım ve eski kocalarım yok
şekerim. Naparsın.
-Sahilde tezgâh açıp üç beş boncuk sattın da, ekmek parası kazandın. Aman kadın, sen de. Çalışmıyorum, para yiyorum. Oh, sefam olsun!
-Aman Aysel, sen de.
Afife araya giriyor.
-Bırakın dalaşmayı. Koyuyorum likörleri artık. Pipolarımızı da yakmaya başlayalım. Yeni tütünmüş bu. Çok iyi, diyor, Alim.
Jeyan yelpazesini sallayarak giriyor içeri. “Güneş gören yeri bana bırakmışsınız gudubet karılar,” diye de söyleniyor.
“Koş hadi koş, kadeh kaldırıyoruz,” diye bağırıyor hepsi.
Jeyan ayakta kaldırıyor kadehini:
-Keşfedilmemiş kelimelere!
Kedi Şükufe bal rengi gözlerini hafif aralıyor. Afife bağırıyor:
-Nesrin Sipahi plaklarına!
-Aman ne nostaljik kadınsın Afife, ben kadehimi en yenilere kaldırıyorum. Genç erkeklere!
Cahide yerinden kımıldanıyor:
-Ne azgın kadınsın Aysel! Doymadın gitti!
-Bizde böyle Cahide’ciğim. Attila İlhan beni görse, “Aysel, git başımdan,” diye şiir yazar mıydı hiç? Ha haha.
İkinci kadehi yuvarladı. Ayağa fırlıyor:
-Yaşasın edepsiz kadınlar!
Aman yaşasın be, diyorlar hep bir ağızdan. Hepsi büyük bir
ustalıkla pipolarını yakıyorlar. Cahide sözü alıyor:
-Jeyan, evi satıyormuşsun doğru mu? Yerine apartman yapılacak diyorlar.
-Nereden çıkıyor tüm bunlar anlamıyorum. Niye satacakmışım?
Kuru başıma oturuyorum ferahfeza. Hem baba yeri, satılır mı?
-Hapşu!
İyi misin Cahide’ciğim, diye atılıyor Afife. Aldın mı sen alerji ilaçlarını?
-Aldım da, ne fayda. Allah’ın cezası polenler. Ay Afife, ıslak mendilim bitmiş, getirir misin içeriden?
“Afife, şu plağı da değiştir kadın. Şöyle oynak bir şeyler koy,” diyor
Aysel.
Ajda Pekkan’ın sesi duyuluyor bu kez.
Gezeceğim, seveceğim, görürsün sana neler edeceğim
Bir yerine bin cezayla hakkından geleceğim senin
Aysel beşinci kadehi de devirdi. Piposu ağzının ucunda, beyaz teninin tüm ışıltısıyla oynamaya başlıyor. Ayla da dayanamayıp eşlik ediyor ona.
“Ay iyice kudurdu bunlar,” diyor Cahide.
Çarpıntısına aldırmayan Jeyan, başlıyor göbek atmaya. Onları gören Afife, dans ederek geliyor kameriyeye.
Cahide, kedi Şükufe ile göz göze geliyor. İkisi de somurtuyor. Bir taraftan Afife, bir taraftan Aysel çekeliyorlar Cahide’yi. Ama kalkmıyor yerinden, direniyor.
-Üstümü başımı dağıttınız ayy.
Kol saatine takılıyor gözü. Saat tam dokuz. Fırlıyor yerinden.
-Ben kaçıyorum, daha çocuğu alacağım, haydi bana müsaade.
Diğerleri, onun bu takıntısından haberdar. O yüzden dans etmeye devam ediyorlar. Kedi Şükufe de iyice sıkıldı. Yavaş adımlarla sepetine doğru yol alıyor. Jeyan da yoruldu ama çaktırmıyor. Ayla’nın boncukları yere saçıldı. Bocuklara şöyle bir göz attıktan sonra, aman canım toplarız birazdan, diye geçiriyor aklından.
Pipolarından çıkan dumanlar, göğe yükseliyor.






Yorumlar