top of page

Rakkasenin Ölümü

  • Yazarın fotoğrafı: Selcan Kırnal
    Selcan Kırnal
  • 11 Oca
  • 5 dakikada okunur


“Valla memur bey, ben hayatımda o kadar nar tanesini bir arada görmedim.

Nimetle ne yapmışlarsa. Tövbe. Ayağımın altına yapışmış bir iki, bizim

taşlıktan evin girişine kadar her yer kıpkırmızı. Benim hanım söylene söylene

yıkadıydı yerleri. O gün işten geç çıkmıştım, sesleri duyunca kapıdan baktım

biraz, yalan yok. Girmedim içeri. Bizi beğenip de cemiyete çağırmazlar zaten

ya ayrı mevzu. Sonra eve geldim, televizyona baktık çoluk çocuk, çay çekirdek

derken geceyi ettik. Geçmiş zaman. Yemin olsun Rakkase’yi falan görmedim

ben memur bey.”


Kapı aralıktı. Rakkase bir narı boynuna, gerdanına süre süre dans ediyordu.

Yüzünde yine aynı ifade. İnsanı fuhşiyata sürükler, tövbe. Beyaz elbisesi, iki

memesinin arasındaki dövme, yılan gibi kıvırlan kolları. Bizimkiler aç kurt gibi

toplanmışlar haspanın etrafına. Beline kadar inen saçlarını savururken yeşil

gözlerini dikti yüzüme bir ara. Tıpkı rüyalarımdaki gibi. Ya da bana öyle geldi,

bilemedim şimdi. Son zamanlarda Mustafa ayıklıyormuş bunu, öyle

konuşuluyordu kahvede. Bizde mangır yok ya, yanaşmıyor kahpe. Vermediği

kimse kalmadı köyde, bir afra tafra, sanki bana Ümmü Gülsüm.


“Selman’ın oda eğlenceleri meşhurdur biliyon mu. O gün de çalgı çengi sesleri,

gülüş cümbüş, sabaha kadar sürdü ama ben eve giren çıkanı görmedim.

İşimizde gücümüzdeyiz biz komiserim. Arada arkadaşlarla toplanıp çıkarız

Şahin Tepesi’ne. Bir iki bira yuvarlayıp dağılırız. Rakkase yollu da olsa mahalle

kızı, bizde yanlış olmaz.


Bu o zamanlar, bizim Çelebi var, yaşlı. Ona bakmaya gidiyordu. Tabii dedikodu

mu bilmem de adam bunu düzüyormuş her gün. Geyiğini çevirdik bizimkilerle,

o yaşta kalkıyorsa helal olsun Çelebi’ye diye. Biz bile iki postada pert.

Affedersiniz komiserim. Hani siz de erkeksiniz diye biliyon mu. Bu, bizimkine

ters bir şey söylediyse, sen de erkek misin çektiyse kanına dokunmuştur

adamın. ”


Kaç kere önünü kestim kevaşenin. Bana mısın demedi. Tipi değilsem demek

ki. Bizim çocuklar da anlatıp duruyor yok şöyle yedim karıyı, böyle

doggy’ledim. E bizdeki de erkeklik gururu nihayetinde. Salladım ortaya bir

şeyler. Bir saat ağzından çıkarmadım falan. Mustafa’nın yüzü düştü sanki. O

ibneye ne oluyorsa. Başına bir şey geldiyse de su testisi hesaaabıı. Bari ben de

bir kerecik.


“Polis bey oğlum, Rakkase iyidir hoştur ama azıcık şeydir, anla işte canım.

Dikkat etmez pek giymine kuşamına. Hayır burası küçük yer, öyle baldırı

çıplak gezilmez ki. Ama hakkını yemeyeyim mevlidlere, cenazelere aş

pişirileceği zaman koşardı hep. Duasını da ederdi. Başındaki kocakarı yetmez

gibi bizim Çelebi’ye de bakıcılık edermiş. Başka şeyler de duyduk ama günahı

boynuna. Oğlum biz bunu çok uyardık, erkektir, gözü kayar, başına bir iş

gelir, çok dolanma ortalarda diye ama anlayan kim. Allahı var, su gibi kız. Ee,

güzellik başa bela. Dansa eğlenceye pek meraklıdır bu. Düğünlerde,

cemiyetlerde atar kendini ortaya. Kendine mukayyet olmadın mı, işin zor.

Bizim oğlana da dadanmış dediler de çabuk döndü bizimki. Ne diyelim, Allah

herkese hidayet versin. Bir sapsızın peşinden gitmiştir kesin.”


Orospu karı gibi gece gündüz orada burada sürterse olacağı bu. Tez zamanda

bulunsa da bizimkilerin başını belaya sokmasa bari. Neme lazım, bize iyiliği

dokunmadı değil ama işte, öylesi, uymaz bize. Namusu için yaşamalı insan.

Erkek yaptımıydı şanı yürür ama bir kadının bir kere adı çıktı mıydı, sittin sene

temizlenmez. Selman bunu metres tutmuş dediler de günahı boynuna.


“Bakmayın siz söylenenlere. Rakkase aslında iyi kızdır. Sadece nasıl desem,

onun neşesi fazlaydı buralara. Mekandan bağımsız, yaşama iştahı

dizginlenemez insanlar vardır ya. Heh, bizim deli kız da onlardan işte.

Benim pek gelenim gidenim olmaz malum. Hanım sizlere ömür, çocuklar

uzakta, kendi havalarında. Bizim Rakkase, liseyi dışarıdan bitirmeye karar

vermişti. Her gün gelir, evi toparlar, yemek yapardı bana. Ben de onu


sınavlara hazırlardım. Bakmayın, zehir gibi kız aslında. Hasta ninesinden başka

da kimi kimsesi yok. Öyle buralarda kalakalmış. Çirkin şeyler anlatıyor

mahalleli, kulağıma geliyor. Gerçek mi, kimin umurunda. Sıkıcı hayatlarına bir

meze buldular ya. Sündürmeden bırakmazlar artık. Allah vere de başına bir

şey gelmemiş olsa.

O gün Mustafa çağırmış bunu oda eğlencesine, Selman’a. Bizimki Mustafa’ya

yanıktı ama oğlan basiretsizin teki. Bazen ipin ucunu kaçırırlar. Kuru da

takıldılarsa orada neler döndü kim bilir. Bu işin peşini bırakmayın derim.”


“Memur bey, Selman bu eğlenceleri düzenlediği günlerde ben çoluk çocuğu

erken yatırırım. O gece de ben erkenden avlunun sonundaki misafir odasına

çekildim. Taktım kulaklığımı, telefondan bir şeyler izlerken uyuyakalmışım.

Rakkase’yi de eve giren çıkanı da görmedim. Ben niye merak edecekmişim o

kadını. Tohumuna para mı saydım elin şeyinin. Peki, demem öyle şeyler.”


Geç vakitte uyanmamla gözüm o küçük heykelciğe takıldı nedense. Hani iki

eliye sarkmış memelerini tutan şişman kadına. Selman kazı yerinden tutup

getirmiş. Efsunludur bu şimdi götür geri, başımıza bela açacaksın dedim ama

dinleyen kim. Tuttu koydu baş köşeye. Sanki insanın suratına bakıyor dik dik.

Tanrıça mı neymiş. Haşa. Şekilsiz çirkin bir şey. Şeytan diyor fırlat

pencereden dışarı. Laneti kalır burada diye korkuyorum.


Bu saat oldu zıbarmamışlar daha. Napıyorlar acaba. Her zamanki gibi yine

gizlice gözetlesem. Hava soğumuş. Şimdi beni görecek halleri kalmamıştır ya

bu itlerin. Bu narlar da ne böyle. Amannn, her yer kıpkırmızı. Nimetlen hem

de. Tövbe. Rakkase mi o, niye öyle bayılmış gibi yatıyor. Kaşındaki kan mı

onun. Hiii! Ölmüş olmasın sakın. Gidip sorsam. Aman şimdi Selman’ı üstüme

salamam. Gelmeseymiş o da. Belliydi bok yoluna gideceği karının. Şahit

olmayayım ben bir de. Dön geri Nazike.


Komserim ben bunu haberlerde görünce tutuştu benim paçalar. Evde dön dön

dur. Dışarı çıkamaz, yiyip içemez oldum. Kabuslara kardım her gece. Dedim


ben en iyisi devletime sığınayım, anlatayım böyleyken böyle. İtiraf edersem

korur beni büyüklerimiz.


Biz o gece çok içtik, doğru. Sentetik de karıştırdık arada, -yaptık bir yanlış

üzerinize afiyet- böyle koca oda duman dumana. Halının motiflerini bile

seçemiyorum artık. Çalgıcı takımı abanmış klarnete dabrukaya. Yer sofrasında

pilavlar, tavuklar, meyveler. Bir yandan zıkkımlanıyoruz, bir yandan yiyoruz.

Rakkase narları yere vura vura göbek atıyordu bir ara. Beyaz elbisesinin kolu

yana düşmüş, böyle göz altları akmış siyah siyah. Bir Cevahir çekiyor

kolundan, bir Adem nar tanelerini kızın bacak arasına sürüp sürüp atıyor

ağzına. Öteki çimdikliyor, kimisi dudağından öpmeye çalışıyor. Ben de hamle

yaptım, yapmadım değil ama düşüp kalmışım olduğum yerde. Rabbim

korumuş günahtan.


Hepsi birden kızın üstüne çullanınca korktu Rakkase. O geri geri gidiyor,

bizimkiler de peşine. Ragıp daha bir hırsla vuruyor sanki darbukaya. Selman’ın

ağzı kulaklarında, böyle bir şevke gelmiş, olan biteni izliyor. Bir adım iki adım

derken kız merdivenlerden yuvarlanmasın mı. Korkuluklardan uzanan bir sürü

kafa. Bir baktık öyle iki seksen yerde yatıyor aşağıda. Üstündekiler kan mı nar

lekesi mi anlayamadık. E çoğumuzda kafa bi' milyon.


Kafası nispeten daha iyi olan gençten biri çıkardı cebindeki aynayı, tuttu

Rakkase’nin ağzına. Yok, ayna buğulanmıyor. Nabız desen gitmiş. Dedik bu

duyulursa mahvoluruz. Hadi bu müptezel karının arkasında bir kocakarı var, o

da yarın öbür gün mevta zati. E bizim çoluk çocuğumuz, karımız, iyi kötü bir

çevremiz var komserim. İş yaptığımız insanlar.


Neyse uzatmayayım, napalım nedelim derken önce herkes birbirine düştü.

Suçu üstlenen yok. Bir kavga gürültü. Yumruk, küfür gırla. Kimisi boşuluğa

sallayıp duruyor kroşeleri. Selman bir gözüktü bunlara, herkes bir anda muma

döndü.


...Kazı’sında çalışan gençten bir işçi var, buralarda yeni. Dedi ki bu sene

ödenek çıkmadı. Kazı mazı yok artık. Götürüp oraya gömelim karıyı. Ara ki

bulsunlar. Meczubun teki zaten, bir herifin peşine takıldı gitti deriz. Kim

bilecek, kim arayacak arkasını. Hemen bir çarşafa sardık cesedi. Adem’in

dobloya koduk, kazı alanına gömdük. Bunca zaman geçti, herkes unuttu gitti

olan biteni. Lafı bile geçmiyor artık. Selman herkesi tehdit etti, konuşan olursa

yedi sülalesini sikerim dedi. Pardon komserim. Mustafaa mırın kırın etti, yok

polise gidicem, vicdan azabından uyuyamıyorum falan. Bir iki hırpaladılar

bunu. Çalışmaya şehre gidiyorum dedi ana babasına, uğradığı yok buralara.


Meğer yeniden kazmaya başlamışlar bizim burayı. Ne bulacaklarsa. Tabii

Rakkase’nin kemikler çıkmış, diğerleri ile karbon 14 testi mi ne diyorlar, oraya

gönderilince, iş anlaşılmış tabii. Diğerleri bilmem kaç yüz yıllık ama bu daha

yeni. Yarın öbür gün kimliği de ortaya çıkardı zaten.


Tutuklayacaksınız dimi komserim o herifleri, valla itiraf ettiğimi duyarlarsa

yaşatmazlar beni. Gözünün çapağını yiyiym beni ele vermeyin. Kurbanın

oluyum. Ben bir şey yapmadım ki. Ne yalanı. Gerçeği sakladım sadece. Ne

suçu komserim. Elin düşmüş karısı için benim gibi iyi kötü isim yapmış birini

mi harcayacaksınız. Tamam komserim, ağzımı da toplarım.



1 Yorum

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
Misafir
12 Oca
5 üzerinden 5 yıldız

Çok iyi yazıyosun. Yetenek heba olmamalı.

Beğen
bottom of page